but, however ne demek

  1. but, however : fakat

fakat ile ilgili cümleler

  1. Erdoğanın karısı, kendi annesinin iki ay kadar çok hasta olduğunu, fakat ondan sonra tekrar Ankara’ya gittiğini söyledi.
    Erdogan’s wife said that her mother had been sick for two months but had then gone back to Ankara.
  2. Hasan Bey sinemaya gitmek üzereydi, fakat işi çok olduğundan vazgeçti, gitmedi.
    Hasan Bey was just about to go to the movies, but because he had a lot of work he changed his mind and didn’t go.
  3. Ben Bursa’ya gitmek üzereydim, fakat babam parayı bana vermedi.
    I was on the point of going to Bursa, but my father didn’t give me the money.